İncelenen Makale: Susarla SM, Abramson ZR, et al. Upper Airway Length Decreases After Maxillomandibular Advancement in Patients With Obstructive Sleep Apnea. J Oral Maxillofac Surg 2011; 69 (November): 2872-2878.
Geçmiş Deneyimler: Ciddi obstruktif uyku apnesine sahip hastalarda maksillomandibular terapiler birer seçenek olabilmektedir. Bu tip prosedürler 20 yıldan fazla süredir uygulanmakta ve başarılı sonuçlar sunabilmektedir. Sefalometrik radyografiler ile bu tip hastaların operasyon sonrası değerlendirmeleri yapıldığında benzer şekilde anatomik posterior havayolu boşluğu ölçümlenmektedir. Ancak, üst havayolu uzunluğunun (dil kemiğinden posterior nazal spine olan mesafenin sefalometrik olarak ölçümlenmesi) belirlenmesine yönelik çok az sayıda değerlendirme bulunmaktadır.
Amaç: Maksillomandibular geliştirme cerrahisi geçiren vakalarda üst havayolu uzunluğundaki değişimleri değerlendirmeye almak.
Araştırma Dizaynı/Metotlar: Bu, geçmişe yönelik olarak gerçekleştirilen bir kohort çalışması idi. 23 vakadan oluşan bir araştırma topluluğu maksiler ve mandibular geliştirme cerrahisi geçirdi. Dil kemiği ile posterior nazal spin arasındaki uzaklık, ya da üst havayolu uzunluğu, hem bu çifte cerrahi işlem öncesinde hem de sonrasında ölçümlendi.
Araştırmanın Sonuçları: Makalenin yazarları bu araştırma topluluğundan elde edilen cerrahi öncesi ve sonrası üst havayolu uzunluk sonuçlarını karşılaştırdığında, ciddi bir azalmanın söz konusu olduğunu elde etti. Ayrıca, operasyon öncesi ve sonrası ortalama solunumsal bozukluk indekslerinin de önemli ölçüde azaldığı araştırmacılar tarafından ortaya kondu.
Sonuçlar: Sefalometrik radyografi sonuçlarına bakıldığında maksillomandibular geliştirme cerrahisi üst havayolu uzunluğunda ciddi azalmaya neden olmaktadır ki bu da, obstruktif uyku apnesine sahip hastalarda nefes almada önemli gelişmelerin elde edilmesini sağlamaktadır.
Araştırmacının Yorumları: Üst havayolu uzunluğunun hesaplanması yöntemi aldatıcı görünmektedir. Bu, aslında üst çene ve alt çene anterior yönde birlikte geliştirildiğinde önemli derecede değişim gösteren dikey bir uzunluğu işaret etmektedir. Obstruktif uyku apnesine sahip hastalarda bu tür prosedürler uygulandığıdna böyle bir değişim mutlaka meydana gelmektedir ve cerrahi operasyonu takiben de birçok bireyde havayolunun açılmasında muhtemelen önemli bir rol oynamaktadır.
Araştırmacı: Vincent G. Kokich, Sr, DDS, MSD Email: ssusarla1@partners.org